Author: on the way to wonderland
•00:28

Gittim, döndüm de... Yazdım yazdım, sildim, yırttım, kendime sakladım. Yeniden paylaşabilir noktama gelene kadar pusuya yattım. Yapılacaklar listem uzadıkça yazdıklarım git gide kısaldı, anlamsızlaştı; iki arada bir derede karalar oldum.


Bu satırları yazdıktan hemen sonra okulumda MBA Kulübü’nin düzenlediği ‘Pazarlama Sohbetleri 6’ isimli bir dizi pazarlama tekniği sunumundan oluşan etkinliğe katıldım ve Mey İçki’nin ‘Yeni Rakı’ marka müdürü Nejat Bey’in sunumunu dinledim. Nejat Bey, Sabancı Üniversitesi’nden 2001 yılı MBA mezunu; gerek sempatik sunumu gerekse ‘Yeni Rakı’nın pazarlama tekniğinin etkisi, şahsen ‘Pazarlama Sohbetleri 6’ nın gözdesiydi gözümde.

Bu dipnotu geçelim. Yukarıdaki paragrafı yazdıktan sonra bu sunum ilaç gibi geldi bana; inleyen nağmeler eşliğinde alkolden ne kadar ilaç olursa artık! Durum şu: Yeni Rakı’nın ‘Hayata YENİden Bak’ kampanyası anlatılırken, Yeni Rakı’nın bu kampanya için işbirliği yaptığı ajansı (Wunderman) ve bu kampayada çalışan tüm reklamcıları takdir ettim; çok başarılı bir iş çıkarmışlar; etkileyici olduğu su götürmez bir gerçek. İşin kişisel boyutu ise şöyle: kendime sakladığım yazılardan biri olan ‘Koşuyoruz’; Yeni Rakı reklamında içerik olarak daha anlamlı ve sonuç odaklı olarak karşıma çıktı. Önce ‘Hayata YENİden Bak’ kampanyasının ‘Hayat Su Gibi Akıp Gidiyor Mu?’ metnini, sonra da sorguladığım halde anlamlandıramadığım ‘Koşuyoruz’ adlı yazımı aynen aktarıyorum.


HAYAT SU GİBİ AKIP GİDİYOR MU?


Hayat bir koşuşturma içinde geçip gidiyor.
İşe yetişmek için koşturuyoruz.
İşi yetiştirmek için koşturuyoruz.
Sürekli bir yarış içindeyiz sanki.
Durmuyoruz.

Oysa bir dursak da başımızı kaldırıp etrafa baksak.
Ne güzellikler var...
Karşımızdaki denizi bize uzun uzun seyrettiren,
yemeğimizi tadına vara vara yememizi sağlayan,
dostlarımızla doya doya muhabbet ettiren,
güzel bir müziğe eşlik eden,
bizi de güzelleştiren.
Bir dursak. Dursak da, şu hayata yeniden baksak.

                                                               Yeni Rakı



KOŞUYORUZ

Koşturmaca yüzyılında doğmuşuz. Yapılacaklar listesi hiç boşalmıyor; her gün yeni bir madde ekleniyor koşturma sebeplerimize.
Koşuyoruz plazalar arasında, marketlerde; koşuyoruz kafamızı kaldırmadan, önümüze bakmadan.
Koşuyoruz; düşmeyelim yeter, anı kurtaralım. Zaman hızlı geçiyor, çok iş var yapılacak, zaman yetmiyor, geç kaldık, vaktimiz yok, para kazanmamız lazım, akşam yemeğini pişirmedik daha.
Koşuyoruz ama nereye?
Koşuyoruz ama niye?
Boşu boşuna koşuyoruz.
Herkes koşuyor. Beraber miyiz bu yolda? Hayır, hayır. Kimse yardım etmiyor, sırf koşmuş olmak için zıt yönlere de koştuğumuz oluyor çoğu kez. Birbirimize çarpsak da özür dilemiyoruz bile...


Açıkçası, bütün sunumu, Nejat Bey’in tüm teknik açıklamalarına ve pazarlama teorik bilgi aktarımına rağmen, akşama Rakı-Balık yapsak ya!’ diyerek izledik. Nitekim, etkinlik bittiğinde soluğu Sabancı Üniversitesi’nden çıkıp gidilebilecek en iyi balık restoranında aldık; Kocaeli’nde deniz kıyısında, tam da Yeni Rakı’nın dediği gibi, 35’lik bir Yeni Rakı açtırıp, Marmara’yı uzun uzun seyrederek ve sevilenlerle doya doya muhabbet ederek... Gece Rakı-TıkaBasaMeze olarak sonlandı ve uykuya gidip huzurla uyumadan önce yazımı tamamlayıp, ‘paylaşmak’ istedim; layıkıyla!

Sağlığımıza!

This entry was posted on 00:28 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

3 yorum:

On 8 Mart 2010 14:00 , anula dedi ki...

bu yazında benımde aklıma bodrum ve ıctıgımız yenı rakılar geldı... sağlıgına hayatım :)

 
On 8 Mart 2010 18:06 , kuduz dedi ki...

Bu reklamı çok beğenmiştim, dediğin gibi sonuç odaklı çalışıyor. Yazan, çizen kimdir bilmyiorum araştırmadım ama tebrik etmek lazım.

 
On 9 Mart 2010 19:03 , aybige dedi ki...

suda yaşayan solungaçlı canlı, su eklenince beyaz rengi alan içecek, süt ürünlerinden en katı olanı ve daha niceleriyle geçen güzel bir gün ve peşinden gelen güzel bir yazı =) eline sağlık cnm =)